Girişimciliğe ilgi gösteren, girişim kurmak için çalışan, girişimlere yatırım yapmak isteyen kişilerin girişim ile filiz girişim (startup) kavramları arasındaki farkı çok iyi anlaması gerekir. Filiz girişim sadece kanunen yeni kurulmuş bir tüzel kişilik (şirket) veya henüz şirketini kurmamış bir ekip demek değildir. Pazarda uyum yakaladığı takdirde hızlı büyüme ve ölçeklenme potansiyeli taşıyan girişimlere filiz girişim denir. Ayrıca, bu girişimlerin büyüdükçe birim maliyetlerinin de düşmesi beklenir. Yatırımcılar ise, eğer yatırdıkları parayı katlayarak geri almak istiyorlarsa böyle bir büyüme vaadine sahip girişimleri seçerek yatırım yapmaya çalışırlar. Dolayısıyla iş fikri ararken, bir iş fikrini yatırımcıya anlatırken veya değerlendirirken iş planının getirdiği büyüme vaadine ve bu büyümenin sınırlayan unsurlar ve oluşacak maliyetleri dikkatlice incelemek gerekir. Bir başka deyişle, sadece yeni bir iş kuruyor olmanız, girişiminizin filiz girişim olarak değerlendirilmesini ve bu nedenle ihtiyaç duyduğu kaynakları yatırım olarak başkalarından alabilmenizi sağlamaz. Girişiminiz aynı zamanda taşıdığı akıl, sahip olduğu iş modeli kurgusu veya içerdiği yapma bilgisi sayesinde müşterisinin ihtiyaçlarını karşılarken, yüksek hızda büyümeye ilişkin de bir perspektife sahip olmalıdır.
Hızlı büyüme potansiyeli taşımayan girişimler çekici değildir. Zira normal hızda, “organik” olarak büyüyen girişimlere yatırım yapan yatırımcılar, yatırdıkları paralarını emsal yatırım araçlarına göre çok avantajlı bir çarpanla “katlayan” bir değerleme üzerinden hisselerini satarak çıkamaz ve paralarını geri alamazlar. Bunun mümkün olması için, şirketin hızla büyümesi ve ilgili taraflarca büyümeye devam edeceği beklentisinin sürmesi gerekir. Böylece girişime yatırım yapmak için çekim alanına giren yeni yatırımcıların da etkisi ile şirketin değerlemesi katlanarak artar. Yatırımcı da bugün veya yarın, hisselerini yeni yatırımcılara yükselmiş değerlemelerden satarak paraya çevirme imkanı bulabilir. Büyüme yüksek hızlarda gerçekleşmediği zaman, yeni yatırımcılar girişime ilgi göstermez. Bu durumda, girişimcinin ihtiyaç duyduğu sermayeyi sağlayabileceği yegane yatırımcı, içeride hapsolmuş erken aşama yatırımcılar olacağı için, şirket ya yeni yatırım alamadığı için kapanır, ya da adım adım bu yatırımcının kontrolüne geçmeye başlar. Girişimci ve yatırımcılar şirketi birlikte kaç kat büyütebileceklerini ve şirket değerlemesinin nerelere tırmanacağını düşünmek yerine yavaş büyüyen, büyümeyen, hatta belki de küçülen bir pastayı nasıl bölüşeceklerine karar vermek zorunda kalır. Şirketin kontrolünü ve büyüme perspektifini kaybeden girişimci, muhtemelen motivasyonunu da yitirir. Yatırımcı parasını görünebilir bir gelecekte geri alamayacağını kavrar. Girişimci işten adım adım uzaklaşır.
Yukarıdaki moral bozucu senaryoyu yenmenin tek yolu, iş fikrinin hızlı büyümekle ilgili bir formül, bunu sağlayacak bir teknik veya bir iş modeli kurgusu içermesi ve şirketin kısa sürede tüketemeyeceği büyülükte, geniş bir pazarın içerisinde yeralmasıdır. Ancak büyük pazarlarda akıllı işler yapan ve büyük potansiyel taşıyan “filiz” girişimler, hızlı büyümelerini sürdürerek yatırımcıların artan bir hızla ilgisini çekmeye devam edebilir. Böylece şirket büyür, ölçeklenir. Artan ölçek ve yatırımcı ilgisi sayesinde değerleme artar ve yaratılan sonuçlardan paydaşlar tatmin olur. Pasta büyüdüğü zaman, bu pastayı büyütebilen yatırımcı ve girişimcinin çıkarları ortak ve paraleldir.
Girişiminiz hızlı büyüyordu ama büyümeniz beklemediğiniz bir şekilde durdu. Bu durumda ne olacak? Özellikle teknoloji temelli ürünler için, bu gibi durumlardaki pazar ve müşteri dinamiklerini kavramak için girişimcilere Geoffrey Moore’un “Uçurumu Geçmek (Crossing the Chasm)” kitabını dikkatlice okumalarını tavsiye ederim. Kitap yenilikçi pazarlarda, bir girişimin veya ürününün değer teklifini güncel müşteri profiline göre tekrar tekrar keşfetmek gerektiğini örneklerle anlatıyor. Turkcell İş Geliştirme Bölümü’nde çalıştığım yıllarda sevgili Süreyya Ciliv’in adeta bütün şirkete zorunlu okuma olarak bellettiği bu kitap, tarihsel olarak artık klasikler arasında yerini almış olsa da, girişiminizi yeniden keşfederek büyük uçurumu (the chasm) atlayıp, büyümeyi yeniden başlatabilmek için önemli ipuçları barındırıyor.
Peki olmazsa? Girişiminiz arzu ettiğiniz hızda büyümüyorsa ne yapacağız? Gelişmiş girişimcilik ekosistemlerinde, kurucular, beklediklerinden yavaş büyüyen girişimlerini rahatça kapatıp bir sonraki girişimlerine geçebiliyor. Yatırımcılar da buradan öğrenilenleri, girişimcinin başına bela olacak bir başarısızlık hikayesi olarak değil, sonraki girişimler için yararlı bir tecrübe olarak değerlendiriyor. Dolayısıyla, bir girişimcilik ekosisteminin, girişimciyi etkin bir şekilde desteklediğinin en etkin göstergesi girişimlerin hayatta kalma oranı değil, girişimlerin ortalama büyüme hızı veya hızlı büyüyen girişimlerin adedidir.
Hızlı büyümeyen girişimler ortakları tarafından kapatılmadığı takdirde, hızlı büyümenin bir gün mucizevi bir şekilde kendiliğinden belireceğini düşünerek, daha fazla tohum-melek-fon yatırımını, büyümeyecek bir girişime harcıyor olabilirsiniz. Bundan daha da önemlisi, hızlı büyümeyecek bir girişim için en önemli kaynağı, kendi hayatınızın güzel yıllarını harcıyor olabilirsiniz. Madem ki hayatımızın günlerini ve değerli yatırım kaynaklarını bir işe harcıyor/harcatıyoruz, bu iş büyük değer yaratan, emek verenlere refah sağlayan bir iş olması tercih edilmeli. Dolayısıyla büyümeyen filiz girişimleri kapatmak, öldürmek, onlara yaşıyor süsü verip zombileştirmekten çok daha yerinde bir karar. Tabii girişimci olarak artık pek de filiz olmadığını kavradığınız girişiminize tarifsiz bir biçimde aşık olmamışsanız. Girişimciler, mevcut girişimlerinin büyüme hızından tatmin olmayıp işlerini, daha hızlı büyüyecek yeni işlere kafa yormak ve daha fazla kaynak harcamamak için kapatma alışkanlığı edindiklerinde ülkemizde sağlıklı ve etkili bir girişimcilik ekosisteminin oluştuğunu varsayabiliriz. Girişimlerin kapanmayıp hayatta kalması değil, (çok) hızlı büyümesi önemlidir.
- Her girişim filiz girişim değildir. Filiz girişimler ölçeklenebilir ve girişimcisini büyük risk altına sokmadan yatırım alarak büyümesini finanse edebilir.
- Girişimin büyümesi sınırlı kaldığında yatırımcı ve girişimcinin çıkarları çelişir. Çıkarbirliği için de hızlı büyüme gerekir.
- Girişimcilik ekosisteminin performansı girişimlerin hayatta kalma oranı ile değil girişimlerin büyüme hızı ve hızlı büyüyen girişim adedi ile belli olur.
- Filiz girişimlerde hızlı büyüme dönem dönem durabilir. Bu durumda girişimin müşterisini, kendisini ve değer teklifini yeniden keşfetmesi gerekir.
- Hızlı büyüme vaadini yerine getiremeyen işleri zorla sürdürüp zombileştirmek yerine bunun için harcanacak yaratıcı girişimci emeği ve yatırımcı sermayesini korumak gerekir.
No responses yet